12 Ocak 2009 Pazartesi

İlk Cemre - Mescid-i Aksa

Mescid-i Aksa

Toptan Sarılalım Yüce Kur'ana
Çünkü Rahmet İnmez Ayrı Durana

Mü'minler İslam'a Karşı Durana
Biraz Öfkelenip Kafayı Taksa
Esir mi Olurdu Mescid-i Aksa

İslam Toprakları Oldu Kan Gölü
Akan Bütün Kanlar Hak İçin Aksa
Esir mi Olurdu Mescid-i Aksa

Bulunmaz mı Çare Nedir Bu İllet
Böyle Hayat Sürmek Ne Büyük Zillet

Müslümanım Diyen Bu Kadar Millet
İslam Gözü İle Kendine Baksa
Esir mi Olurdu Mescid-i Aksa

(Söy. Aykut Kuşkaya)

8 Ocak 2009 Perşembe

Eski Tüfek Sağcılar Acınacak Halde - Emre Aköz

...

Hayatının büyük bölümü Demirel'in yamacında siyaset yapmakla geçen Hüsamettin Cindoruk'un son dönem demeçlerine bakarsanız, onun da aynı yolu izlediğini görürsünüz.

Mesela dün, " Siz orgeneralinden, YÖK Başkanı'na kadar her muhalif düşünceyi gözaltına alırsanız hukukun otoritesi kalır mı? " diyordu ekranda.

Ergenekon davasına dahil edilenlerin, ' muhaliflikle' bir alakası bulunmadığını, amaçlarının Silahlı Kuvvetler'i darbeye kışkırtmak olduğunu Cindoruk bilmez mi? Bilir!

Ya bu kişilerin, " Hükümete muhalefet ediyoruz " kisvesi altında, kendisinin de Başkanlığını yaptığı Meclis'i kapamaya, demokrasiye son vermeye çalıştıklarını Cindoruk bilmez mi? Onu da bilir, hem de bal gibi bilir.

Peki, niye böyle yapar?

Çünkü halkla bağı kesilmiş, seçmene söyleyecek lafı kalmamış bir siyasetçinin Türkiye'de iki seçeneği vardır:

1) Evine çekilmek.
2) Darbe heveslilerine takılmak.

Bazı eski sağcıların ikinci şıkkı seçmeleri hakikaten acıklı bir durum.

...

Emre Aköz - 08.01.2009 - Sabah
http://www.haber7.com/haber/20090108/Eski-tufek-sagcilar-acinacak-halde.php

6 Ocak 2009 Salı

Gazze ve Halksız Yönetimler - Ahmet Taşgetiren

Gazze dramında şöyle bir soru öne çıktı:

Arap yönetimleri nerede? Daha vahim soru ise şöyle:


-Mısır, İsrail cephesinde mi savaşıyor?

...

Böyle durumda insanların "Siz Müslüman mısınız?", "Siz Arap mısınız?" hatta "Siz İnsan mısınız?" diye sormaları haksız olabilir mi? Vahşet karşısında sessizliğin, hatta ona onay vermenin gerekçesi şu olası imiş:

İsrail Hamas'ı bitirsin, onun diğer Arap ülkelerindeki uzantıları da ümidini kaybetsin. Buna göre İsrail, diyelim, Mısır'daki muhaliflerin tasfiyesi misyonunu da ifa ediyor.

Yani Filistin'de Hamas tasfiye edilirse, onun içinden doğduğu İhvan-ı Müslimin'in Mısır'daki ana gövdesine de darbe vurulmuş, böylece Mübarek yönetimi rahatlamış, Filistin'de de el Fetih'in önü açılmış olur. Hesap bu mu? Ne kadar kötü bir hesap bu. Ve bu hesap ne kadar aldatıcı. Filistin'in bebeklerini İsrail canavarlarına kurban veren bir "İslam ülkesi yönetimi" ne kadar meşru olur?

İktidarını ne kadar koruyabilir. Mısır halkının yüreğindeki öfke, Mübarek'in iktidarda kalmasına daha ne kadar müsaade edebilir? Filistin'deki acıyı Japonya'daki bir duyarlı insan kadar bile hissedemeyen bir yönetim, İslam ülkesinde ayakta kalabilir mi?

...

Ahmet Taşgetiren - 06.01.2009
http://www.bugun.com.tr/yazar.asp?yaziID=50130

Askeri işbirliği askıya alınsın! - Erhan Başyurt

...

1967'den bu yana işgal altındaki topraklardan İsrail'i, ne Birleşmiş Milletler ne İslam Konferansı Teşkilatı ne de Arap Birliği çıkartabildi.

41 yıl sonra da değişen bir şey yok.

ABD, BM'nin askeri yaptırım içeren 7'nci maddeye dayalı karar almasını engelliyor.

İslam ülkeleri ve Araplar bölünmüş durumda.

Filistin'e komşu Arap ülkelerinin hiçbiri toplumsal tabanı olan hükümetler tarafından idare edilmiyor.

Mesela, Gazze ile Refah sınır kapısını açmayan Mısır, İsrail ile barış karşılığında 1982'den bu yana her yıl ABD'den ortalama 2 milyar dolar destek alıyor.

Yine Hamas, Müslüman Kardeşler örgütü ile yakın bir fikri yelpazeye sahip.

Mısır yönetimi ise, Müslüman Kardeşler örgütünün yeryüzüne çıkmasına izin vermiyor.

Sonuçta, Hamas'a destek vermeyerek, kendi "Hamas"ını da zayıflatmaya çalışıyor.

Herkesin hesabı başka...

...

Bütün dünya seyrediyor. İsrail "bitirdim" diyene kadar da seyredecek.

Türkiye'nin barış girişimlerini ise, Tel Aviv reddediyor.

O halde, bu insanlık suçuna ortak olmamak için diplomatik tepki koymaktan öte ne yapabiliriz?

Önerim, İsrail ile imzalanan 'Askeri İşbirliği Anlaşması'nı İsrail, Gazze'den çekilip, katliamlara son verene kadar askıya almak.

...

Erhan Başyurt - 06.01.2009
http://www.bugun.com.tr/yazar.asp?yaziID=50148

4 Ocak 2009 Pazar

Beyazlatılmış altın alyans helal mi, haram mı konusu

Gümüş alyansların çabuk kararması nedeniyle tercih edilen 14 ayar beyazlatılmış altın alyansları takmanın helal mi yoksa haram mı olduğu konusunda diyanet işleri başkanlığı'nın web sitesinden bir açıklama..

...

e) Altın Yüzük

Yukarıda anılan ilgili hadislerden hareketle bilginlerin çoğunluğu altın yüzük kullanmanın erkeklere haram olduğunu söylemişlerdir. Bununla birlikte sayıları az da olsa, erkeklerin altın yüzük kullanmasının mubah olduğu görüşünde olan âlimler de vardır. Bunlar hadislerde ge-çen yasağı belli illet ve gayeye bağlamakta, ayrıca bazı sahâbîlerin altın yüzük kullandığına ve buna Hz. Peygamber’in de izin verdiği görüşünde olduklarına ilişkin rivayetleri de (bk. Nesâî, “Zînet”, 46) kullanmaktadırlar.

Gerek hadislerde gerekse âlimlerin sözlerinde geçen yüzük (hâtem) kelimesi daha ziyade kaşlı ve biraz da kabaca olan bir yüzüğü anlatmaktadır. Bu itibarla, günümüzde nişan yüzüğü olarak adlandırılan halkanın takılmasının hükmünü de ayrıca belirtmek gerekir. Bu hususta merhum Kâmil Miras’ın izahlarını kısaltarak buraya almakta yarar vardır: “Yüzüğün yapılış ve kullanış tarzında örfün büyük etkisi vardır. Eski zamanlarda kullanılan kaba yüzükler gitgide zarifleşmiş ve bugün artık, nişan halkaları istisna edilirse, erkekler yüzük takmayı neredeyse terketmişler ve hatta yüzük takmak ayıp sayılır olmuştur. Bu itibarla şu sebep ve delillere dayanarak altın nişan halkası kullanmak mubah sayılabilir; a) Bir kere, altın yüzük kullanma çoğunluk tarafından haram görülse bile bunun mubah olduğunu söyleyenler de vardır. b) İmam Muhammed övünme ve böbürlenme kastı olmaksızın altın ve gümüş kapları süs eşyası olarak kullanmanın câiz olduğunu ve bunun nimeti gösterme anlamına geleceğini söylemiştir. Nişan yüzüğü de övünmek için değil, teberrüken ve hatıra olarak takıldığına göre aynı şekilde mubah olması gerekir. c) Âlimler, erkeklerin esas itibarıyla gümüş yüzük kullanmalarının bile, bir zaruret ve bir lüzum üzerine mubah olduğunu, bunun dışında kullanılmasının anlamsız olduğunu söylemişlerdir. Nişan yüzüğü kullanımında da örften kaynaklanan bir zaruret bulunduğu açıktır. d) Altının kullanılmasının haramlık sebebi, israf ve övünme vesilesi yapılmasıdır. Halbuki günümüzde bir halkanın ekonomik değeri israf sayılacak bir durumda değildir” (Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, IV, 288-289).

Kâmil Miras’ın hareket noktası ve sonuçlaması yerinde olmakla birlikte bir hususa daha işaret edilebilir. O da, eğer müslümanlar, nişan halkası olarak altını değil de yaygın olarak gümüşü tercih etmeye başlamışlarsa, yani artık bu durum örfleşmişse, bu teâmüle uymak daha doğru kabul edilebilir. Ancak, yine de altın nişan halkası takanlar varsa bunlara haram işleyenler ya da bile bile hadise aykırı davrananlar gözüyle bakılmaması herhalde daha doğru olur. Öte yandan altın ve ipeğin âlem (nişan ve rozet) olarak kullanılmasının başta Hanefîler olmak üzere bir kısım fakihlerce câiz görüldüğünü de burada hatırlamak gerekir.

http://sorusor.diyanet.gov.tr/fmi/xsl/fetva/y_dokumcevap.xsl?-db=FetvaVT&-lay=wfkweb&-recid=929&-find=

3 Ocak 2009 Cumartesi

Türkiye - İsrail - Saadetliler, 28 Şubat... - Nuh Gönültaş


...

Avukatının Hoca hakkında yaptığı açıklamada verdiği bilgiler doğru: "İsrail ile yapılan anlaşmalar Refahyol diye adlandırılan 54 . Hükümet'ten önce General Çevik Bir tarafından yapıldı."

Bu cümle doğru da, böyle bir cümle yazılırken göz ardı edilen bir gerçek var. Çevik Bir kendi başına bir başka ülke ile bir anlaşmaya imza atabilir mi?

Atamaz, çünkü uluslararası anlaşmalar hükümetler tarafından yapılır, TBMM tarafından onaylanır, ya da onaylanmaz.

Çevik Bir ve takımı o sıralar hükümetlerden bağımsız olarak birçok anlaşma imzaladılar. Bunların önemli bölümü İsrail ile yapılan anlaşmalardır. Bu anlaşmalarda siyasi otoriteye sorulduğunu bile sanmıyorum. O dönem böyle bir dönemdi işte.

"Türkiye ile İsrail arasında "Askeri Eğitim İşbirliği anlaşması" 23 Şubat 1996 tarihinde imzalanmıştır.

...

Şimdi birkaç söz de AK Parti hükümetine söylemek lazım:

Madem İsrail saldırılarını kınıyorsunuz, uluslararası inisiyatif almak için Başbakan Ortadoğu gezisine çıkıyor. Niçin İsrail ile yapılan stratejik işbirliği anlaşmasını yeniden gözden geçirmiyor, Konya'da İsrail uçaklarının uçmasına hâlâ izin veriyorsunuz?

...

Nuh Gönültaş - 03.01.2009
http://www.bugun.com.tr/yazar.asp?yaziID=49882